dumandan, tozdan, sisten göz gözü görmüyordu
her şey kapkaranlık bir ana gömülmüştü
ölüm gibi bir şey olmuştu ama kimse ölmemişti
hayatını geri kazanmak için el yordamıyla savaş veriyordu
silahsızdı
çırılçıplaktı
hayattaydı oysa, kalbi atıyordu, değil mi?
hayattaydı oysa, nefes alıyordu, değil mi?
konuşuyordu
gülüyordu
savaşıyordu
hayatını geri kazanmaya çalışıyordu
güneş içeri girmeye başlayınca aydınlandı ortalık
ne duman kaldı geriye ne toz
gözleri acıdı biraz, kaldırdı kafasını, etrafına baktı
hapsolduğunu farketti
bir adam vardı karşısında, kimdi?
esmer miydi?
sarışın değildi
hapsolmuştu adam da
merakla yaklaştı kadın
sabırsız kedi merakına karşı koyamazdı, kahretsin
yaklaştı, kokladı, dokundu
harika hissetti önce
ama
hapsolmuşlardı
kurtulmalı ordan!
nasıl?
kurtarmalı kendini
kurtarmalı adamı
o muydu? o olabilir miydi? kaçar mıydı benimle?
kurtulur muyduk?!
sis çökmeye başladı yeniden
haykırıyordu kadın
nerdesin?
nerdesin?
haykırıyordu kadın
nerdesin?
duymuyordu adam
nerdesin?
bütün şehri yerle bir eden bir savaş başlamıştı şimdi yeniden
bütün sevdaların şehrini
toprakları ölmüş kalplerin zehirli kanıyla sulanmış şehri,
şüphelerin bulutlarıyla karanlığıyla gömmüştü savaş
ama
savaş çocuklarıydık biz, her birimiz derinimizden yaralı
yaralarımızın kabuğunu soyarak büyüdük
öyle ki
daha da kalınlaşmıştı derimiz her defasında
nüfuz edecek yeni yaralar açmaya gücü yetmez olmuştu kimsenin,
nasırlaşmıştık
sağ kalacağımızı bilerek yürüdük savaş alanında
savaşmadık birbirimiz için
ayağımızın altında leşini bile tükettiğimiz ruhların kemiklerini kırarak,
geçip gittim hayatından...
hazırdı kadın
silahsızdı
çırılçıplak
savaş alanında güvenle adama baktı, seslendi, tuttu yakasından, çekti kendine, bağırdı
haykırdı
nerdesin?
görmüyordu adam,
duymuyordu
bilmiyor muydu yoksa?
yürüdü kadın
sarıldı adam
yürüdü kadın
elini tuttu adam
yürüdü kadın
adam yoktu
yürüdü kadın
bir çiçek buldu yıkıntıların arasında
umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı şehirde
güzel bir şey gördüğünde ne yapacağını bilemez baktı öylece
aldı çiçeği kadın, bastırdı içine
kırık hayallerini de sakladı yıkıntıların arasına
ölüm gibi bir şey olmuştu ama kimse ölmemişti