Wednesday, January 27, 2016

Smoke


birbirimizi ilk defa gördüğümüz o metronun çıkışında, iki sarhoş daha merhaba bile demeden öpüşmemizin üstünden yirmi üç gün geçmişti.
yumuşacık uçuşup saç uçlarıma konan karlı o akşam, dolabından rastgele aldığım sarı çizgili kazağını kuşanıp hızlı hızlı buzlu kaldırımlarda yürürken, el ele tutuşmayı hiç sevmediğini bilmeme rağmen kayıp düşmeyeyim diye üşüyen elimi avucunun içinde hiç bırakmayacakmış gibi tutmuştun.
üç gün sonra bir şiir okudum yalnız başıma, gece saat kalbimi parçalarken, senin hiç haberin yoktu ne olduğundan.
birbirimizi bulmuşken kaybedişimizi anlatıyordu şiir, senin hiç haberin yoktu ne olduğundan.
beş gün sonra gece saati durdurmuşken, eski bir dost paylaştığım iki satırdan anlamış, babasının bestelediği amatör kaydını göndermişti şiirin.
sen koltukta sakin kitabını okurken, ben sana sarılmış göğsünde, hastalığın da verdiği ağırlıktan olsa gerek, uyumak üzereydim. sessiz huzurumuz bir telefonun bildirim sesiyle bozulmuştu yine. 
beş gün yirmi altı dakika sonra kaydı dinlerken burnumu boynuna sokmuş, omzunu damla damla ıslatırken, senin hiç haberin yoktu ne olduğundan.
sekiz gün bir saat on altı dakika sonra bir mesaj gelmiş senden. tam yedi saat elli sekiz dakika sonra okumuştum. gözlerim uykudan çapak çapak, kalbim yine o naif çırpınışında.
kaleminden çıkan her kelimende ciğerlerime batan kelimelerini nefesimi tutup titrek ellerimle içimi acıtırsın diye korkak okudum tekrar tekrar.
anladım ki
senin hep haberin vardı ne olduğundan.
dalıyorduk ya arada bir, belki değil, ikimiz de aynı şeyi düşünüyormuşuz. 

fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda
senin gözlerinde ışıldıyor
benim dilimin ucunda.
söylemesi yasak
hapsedecek, yakacak ikimizi de 
gerçek olacağız sonra.

denizlere bağırmak istiyorum.
içimden çıkarıp alsın.
dalgalarında boğsun.
götürsün başka kıyılara.
"doğru ile gerçeği ayırt edemediğimiz için"
sığına çekiyorsun her "özledim"inle
en ufak gelgitinle parçalanacağım kayalıklarında.
"bir şey var aramızda
ne tanıdık
ne bildik"


Friday, January 22, 2016

Ookpik Waltz


bir yere yerleşme düşüncesi korkutuyor
aşık olduğumda bile yerleşmedim ben hiç duygularıma
her an ayrılacakmışım gibi paketlenmiş, hazırdır cümlelerim
vedalaşmayı da oldum olası sevmedim zaten

hep şıpsevdi tanışmalarım
arafta kalmış kararlarım
tek kalemde silip attıklarım
dostluğuna kilometreler bağladığım
can havliyle ruhuna sarıldıklarım
bir dudak büküşüyle zehirlendiklerim
avuç içlerinden öptüğüm sevdalarım da oldu

uzaklardan çağıran bir ses duyuyorum
tam sancağımdan yaralıyor beni
yerleşemiyorum
benim olmuyor şehir
sert bir poyraz vuruyor
dolduruyor içimin yelkenlerini
orsalıyorum hayallerimi
uyku tutmuyor gözlerim
soğuğundan mıdır bilmem, gözlerim ıslak
arkamda bıraktıklarım ve bütün pişmanlıklarım
sicim gibi süzülüyor yanaklarımda
saçlarım düğüm düğüm

sanki...
belki...
keşke...
yarım kalıyor cümlelerim.
avara aldım çoktan
gidemiyorum.