Monday, January 6, 2014

Elephant Gun

Bir arkadaşım yazmıştı geçenlerde Twitter'a,
"Beirut dinleyen adamdan zarar geleceğini düşünmüyorum."

ah, öyle bir geliyor ki.

vaktiyle saf mutluluk pompalayan bir şarkıydı damarlarıma.

hava puslu, yağmur çiseliyor biraz,
ben sağ koltuktayım.
yıllardan eski, aylardan Kasım mı?
hava karanlık ama içim içime sığmıyor,
takvimleri karıştırdım.
e5'in trafiği gözümüze sokuyor mutsuz şehrin ışıklarını.

if i was young, i'd flee this town
i'd burry my dreams underground

ama ben mutluyum,
çünkü,
yola mı baksan, bana mı baksan bilemez haldesin.
elimi sıkı sıkı tutmuşsun,
bir daha bırakmayacaksın sanki.

as did i, we drink to die
we drink tonight

"araba kullanırken bari bırak elimi" diyorum.
yan yan gülüp diğer elinle tuttuğun direksiyonu bırakıp vites değiştiriyorsun,
"yapma şunu, korkuyorum" diyorum
"hayattayken seni sevmek istiyorum" diyorum, içimden.

we'll lay it down
it's not been found
it's not around

trafik tıkandı,
sana zorla taktırdığım kemerinden kendini kurtarıp,

let the seasons begin, it rolls right on
let the seasons begin, take the big game down

iki elinle yanaklarımı avucunun içine alıp,
öptün beni.

and it rips through the night

"bu şarkı beni çok mutlu ediyor"
dedim sana
"ama aslında çok hüzünlü değil mi?"
dedin.

and it rips through the silence
all that is left is all that i hide

evet, artık,
çok hüzünlü.


No comments:

Post a Comment