Ajda Pekkan’ın o asil, ayakları yere basan, ne yaşarsa
yaşasın yara almayan, her savaştan dimdik çıkan güçlü kadın imajından
etkilenmeyen kadın olabilir mi?
Her ne kadar indieli bindieli, entelli dantelli şarkılar
dinlesek de bu ülkenin çocukları olduğumuzdan, kulağımıza Ajda söylenerek
tanıştık müzikle.
Ben mesela, daha 10 yaşımdaydım, The Best of Ajda piyasaya
yeni girmişti. Çok güzel sarışın bir kadın, hoplaya zıplaya “şimdi gel de gör
beni bambaşka biri, topladım dağılan kalbimin her köşesini” diyordu.
Sözlerindeki anlamı yakalayamadan, 2 yandan toplanmış saçlarımla, o klibinde
giydiği mavi çiçekli pantolonu anneme aldırana kadar ağlamış halimle, deodorant
şişesini mikrofon yapmış söyler dururdum.
Nereden çıktı şimdi bu Türk Pop yazısı dersen, bugün daha
ancak gözümü ancak açmış kahvaltı yaparken şans eseri NTV’de Söz ve Müzik
belgeseline denk geldim. 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar Türk Popu'nun mihenk
taşlarını şarkıcısı-söz yazarı-bestecisi 3’lüsünün hikayeleriyle birlikte anlatan
bir belgesel. Biliyorum hala Gezi olaylarındaki tavrından ötürü boykot
uygulamaya devam ediyor kimimiz. Ama unutulup giden, kıymetli bir müzik
piyasası vardı Türkiye’nin. Şimdi kulaklarımızı tırmalayan, bel altından vuran çoğunlukta
olmasına rağmen, eskiden çok çok çok iyi sözler yazılan (ama müzikal olarak,
şimdi de olduğu gibi, üretkenliği kısıtlı) bir dönemi vardı. O döneme gidip
karıştırdığı için müziği seven herkesin izlemesini isterim bu belgeseli. Hani o
Issız Adam filmiyle tanıştığımız eski zaman şarkıları akımının bir artçısı gibi
bu belgesel.
Ah işte, o güzel sözlü dönemi başlatanların vitrini Ajda
Pekkan’ın ta kendisi.
Hala daha capcanlı, senden benden güzel, senden ben genç,
senden benden enerjik.
Evet itiraf ediyorum, Ajda Pekkan’ı seviyorum.
Bazılarınız “ay Kezban” deyip, beni takip etmeyi
bırakabilir.
Çok da umrumda.
Kalanlarla beraber,
hala sözlerin derinliğini idrak edemesek de,
hala sözlerin derinliğini idrak edemesek de,
hadi bugün biraz Ajda dinleyelim!
No comments:
Post a Comment